15 Temmuz 2009 Çarşamba

Eczacılar İçin Değişim


Son 10 yılda eczanenin yapısı ciddi şekilde değişti.

Ben bir ilaç almak için eczane eczane dolaştığımı çok iyi hatırlıyorum. Eskiden SGK filan ortada yokken eczaneler elden veya reçeteyle NAKİT satış yaparlardı. Sadece bazı kurumlarla ve yerel şirketlerle özel indirim anlaşmaları olurdu. Eczacı odaları da bu anlaşmaları kontrol altında tutmak, kâr oranlarını korumak, ilaç bulunurluğunu artırmak ve eczacıların zarar görmelerini engellemek için sürekli uğraşırlardı. (Kaynak: Adana Eczacı Odası’nın 50 yıllık tarihi Hazırlayan Ecz. Bilge Üstekidağ ) Bu anlamda eczacı odalarının ülkemizdeki en etkin meslek kuruluşu olduğunu kabul etmeliyiz.
Bu arada SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı ülkemizin iktisadi büyümesiyle orantılı olarak büyüyüp devletin üzerinde ağır bir yük oluşturduklarında hükümetler bazı çözüm yolları aramaya başladılar. Bu üç sosyal güvenlik kuruluşu üyeleri eczanelerden aldıkları ilaçların paralarını öderken birçok eczacıya ticareti, takibi ve kayıt tutmanın önemini öğrettiler.

Kaçınılmaz olarak Avrupa’da yıllar önce meydana gelen değişim bizim de başımıza geldi. Teknoloji gelişti. İnsan ömrü uzadı. Emekli olup yaşlananlar daha çok ilaç kullandılar. Devlet üzerindeki maliyetleri arttı. Bu durumda yapılacak 2 şey vardı ve Türkiye’de ikisi de yapıldı.

1. Emeklilik yaşını büyütmek
2. Devletin üzerindeki bu yükü sağlık sektörüyle paylaşmak.

İlaç söz konusu olduğunda devletin para alışverişi yaptığı kurum eczanelerdir. Haliyle devletin tasarruf etmek için kullanabileceği en kolay yol da eczanelerle bu yükü paylaşmak oldu. Eczanelerin kâr oranları düştü, finans ve çalışan maliyetleri arttı, evrak angaryası da işin cabası oldu.
Kısaca eczacılar için işler değişti.

Eczaneler ve eczacılar ayakta kalmak için değişmek zorunda kaldılar.
Değişim her zaman zordur. Hepimiz alıştığımız yerde, alıştığımız şekilde, alıştığımız kişilerle yaşamayı tercih ederiz. Değişim bu durumun dışına çıkmak demektir. Bunu fizik kanunlarıyla bir görelim.

Newton (1642-1727), cisimlerin nasıl hareket edeceklerini açıklayan üç adet kanun ifade etmiştir. Buna göre birinci kanun şöyle ifade edilebilir: Hareket halindeki bir cisim veya durmakta olan bir cisim, üzerine herhangi bir kuvvet uygulanmazsa durumunu aynen koruyacaktır. Yani, duran bir cisim durmaya devam edecektir. Hareketi başlatmak veya durdurmak için bir kuvvet gerekecektir. Hareket halindeki veya duran bir cisim bu halini korumak isteyecektir.

Newton'un ikinci hareket kanunu şöyle ifade edilir: Bir cismin ivmesi, o cisme tatbik edilen kuvvetin şiddeti arttıkça, artış gösterir. Yani, cismin kütlesi arttıkça o cismi ivmelendirmek için daha büyük bir kuvvete ihtiyaç duyulur.

Newton'un üçüncü kanunu şöyle ifade edilebilir: Her bir etki kuvvetine karşı eşit ve zıt yönde bir tepki kuvveti vardır. Herhangi bir cisme bir kuvvet etki ederse, eşit ve zıt yönde bir tepki kuvveti meydana gelir.

Bu üç kanun (Her ne kadar A. Einstein fiziğiyle tarih olduysa da) dünya yüzeyi için geçerlidir. Eczaneler ve eczacılar da dünya yüzeyinde olduklarından bu kanunlara uyarlar.

Şimdi bu kanunları eczacılara ve eczaneler uyarlayalım.
1. Kanun: Eğer şartlar değişmeseydi eski eczacılık uygulamaya devam edilebilir bir durum olurdu. Ancak, SGK, kârlılığın düşmesi, eczane sayısının artması, elden satış olanakları, eczane kanalının dışarıdan uğradığı saldırılar, zincir eczane tehdidi bence değişmek için yeterli sebepler.
2. Kanun: Eskiye ne kadar çok bağlanırsanız değişmeniz o kadar zorlaşır. “Eczacı sadece ilaç satar” derseniz, diğerleri “biz ilaç da satarız derler” İş biter. Ne yani, hiç maaşla çalışan eczacı yok mu?
3. Kanun: Siz değişmeye çalıştıkça eski durum sizi zorlayacak ve vazgeçmenize sebep olabilecektir. Üstelik değişim zorlu bir süreç olduğundan, siz değişime ne kadar direnirseniz, sizi o kadar kendine mecbur bırakacaktır.

Allahtan bu değişim kendini zorla kabul ettirdi de, bazı eczacılarımız değiştiler. Değişimi daha önce kabul edenler “Üsküdar’ı geçti” diğerleri için de yol bitmedi sadece süreç biraz daha zorlaştı.

Bu değişim eczacıların yüksek isteklilikleriyle olmadı hatta bugün bu değişime ciddi şekilde karşı çıkan eczacılar da var. Değişimin başrolünde dermokozmetiğin yer aldığını da burada eklemeden geçmeyelim. Diğer oyuncular vitamin ve besin destek markaları oldular.

Bu markalar babalarının hayrına eczane kanalında yer almıyorlar. Kanalın halk üzerinde oluşturduğu güven işlerini çok kolaylaştırıyor. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta: GÜVEN ECZACININ YARATTIĞI BİR OLGUDUR. MARKALARIN DEĞİL.
Bu sebeple tüketicilerinize, hastalarınıza sahip çıkın. Onları paraları alınacak kişiler olarak görmeyin. Sizden aldıkları destek onların güvenini sadakate çeviriyor.
Tüketici kendini iyi hissettiği yerden alışveriş yapar. Kendisini insan yerine koyanı sever.

Önlüğünüzü giyin ve onları ciddiye alın. Onlar da sizi sevsinler.

Gözlerine bakarak gülümseyin.

Onların gerçek sorunlarını anlayabilmek için doğru sorular sorun ve dinleyin.

4 yorum:

zeki dedi ki...

DEĞERLİ ARKADAŞIM BAHADIR MERHABA,BAŞARILI BİR İŞ HAYATI GRAFİĞİNİ GÖRMEKTEN MUTLULUK DUYDUM,DEVAMINI DİLERİM.KİM BU DERSEN TOPHANE AMERİKAN PAZARINDAN TONBULUN KAYIN BİRADERİ ZEKİ KÜTÜK.eski günler artık mazi oldu,tonbul bitti sıfır oldu,remzi rahmetli oldu.

zeki dedi ki...

DEĞERLİ ARKADAŞIM BAHADIR MERHABA,BAŞARILI BİR İŞ HAYATI GRAFİĞİNİ GÖRMEKTEN MUTLULUK DUYDUM,DEVAMINI DİLERİM.KİM BU DERSEN TOPHANE AMERİKAN PAZARINDAN TONBULUN KAYIN BİRADERİ ZEKİ KÜTÜK.eski günler artık mazi oldu,tonbul bitti sıfır oldu,remzi rahmetli oldu.

Adsız dedi ki...

Bahadır bey siz de eczacılar sayesinde iyi bir ivme kazanmışsınız. Kim derdi ki kendini uzman kabul ettiren birisi benim paramla bana akıl satacak. Tebrikler. Başarınızın devamını diliyorum. Ecz. Cengiz Güven

Bahadır Bülgin dedi ki...

Sevgili Cengiz Bey,

Çağımız bilgi çağı ve kullanılarak ortaya sonuç çıkaracak bilginin kıymeti var.
Eğer Burdur'da desteğe ihtiyacınız olursa uzmanlığımı sizinle de paylaşmaya hazırım.
Kendimle övünmeyi sevmem ama ivmeyi sağladım.
Sevgi ve selamlarımla,
Bahadır Bülgin